Gelişen teknoloji ile artık günümüzde firmaların verilerini dijital ortamda saklayıp, istedikleri bilgiye bu dijital ortam üzerinden ulaşmaları bir seçenek değil, bir ihtiyaçtır. Artık bakkallar haricindeki işletmelerin neredeyse tümü verilerini bilgisayar ortamında saklamaktadır.

bakkal-dukkani

Bakkallar diyorum çünkü, bakkal büyüklüğünde olup da barcode ile satış yapmaya başlayan işletmeler artık kendilerine “market” diyorlar. Marketleşen bir bakkal artık kurumsallaşmaya başlamıştır. Kurumsallaşma hedefinde olup da kendine market süsü veren bir bakkalın attığı ilk adım ise bilgisayar destekli bir satış sistemi kurmaktır. Her ürüne barcode koyar, her ürününün stoğunu tutar, satış istatistiklerini yapıp, kar-zarar analizi yapabilir. Bunu yapabilen bir bakkala artık bakkal demek hakaret olur.

İstanbul’un balıkçı kasabası ve boğazın incisi Sarıyer’de 45 senedir bakkallık yapan Ahmet Amca’nın 50 metrekarelik bakkalında tuttuğu o yırtık pırtık bakkal defteri gözüme geldi. O defter benim hep çok ilgimi çekerdi. Okuldan sonra koşarak Ahmet Bakkal’a gidip aldığım kız kaçıran ve torpilleri parasını vermeme rağmen hep o deftere yazardı. Her defasında Ahmet amca niye yazıyorsun, babama mı söyleyeceksin? diye sorardım, o da bana her defasında kaç tane aldığımı ve elinde kaç tane kaldığını yazdığını söylerdi. Şimdi anlıyorum aslında Ahmet Bakkalın o defterinin bir stok defteri olduğunu. Hepimizin bakkal defteri diye dalga geçtiğimiz defter… Hey gidi bakkal defteri hey!!!

sariyer-manzara

Bakkal defteri gitmiş, yerine mysql veritabanı gelmişti…

Dile kolay, 45 senedir bir dükkanda her eve ekmek verip kendi evine de ekmek götürmeye ve çocuklarını okutmaya çalışan Ahmet Amca, yaşlandıktan sonra bayrağı, zor şartlarda okuttuğu oğlu Metin’e devretti. Metin Endüstri Mühendisliği okumuş ve hep kendi işini yapma hayali olan 28 yaşında bir gençti. Türkiye’nin en büyük perakende zincirlerinden birinde sistem analisti olarak çalışıyordu. Fakat her Endüstri Mühendisi gibi o da kendi işini yapmanın peşindeydi. Kazandığını hep biriktirmişti.

Senelerce babasının yanında çırak olarak çalışmış ve kapı kapı her eve torbalarla sipariş taşımış olan Metin, bildiği kendi işini büyütmenin peşinden gitmeyi seçti. Yapması gerekenin ne olduğunu biliyordu. Marketleşmek…

Marketleşmek öyle kolay değildi, senelerce çalışıp biriktirdiği çok fazla olmayan parasını bu işe yatırdı. Önce yan dükkanı aldı ve iki dükkanı birleştirip tadilata aldı ve bir süpermarket gibi tadilatını yaptı. Fakat Metin bu işin tadilatla olmayacağını biliyordu. Yaptığı işi takip edebilmek için teknolojiyi kullanmaya karar verdi ve bir market ve kasa paket programı satın alarak işe başladı ve bakkalın adını “Boğaz Market” olarak değiştirdi.

Senelerin Ahmet Bakkal’ı, yeni kuşağın gelişi ve teknolojinin gelişmesiyle artık “Boğaz Market” olmuştu. Metrekare olarak gene çok geniş değildi, fakat gelişmiş ve büyümüştü. Ahmet amcanın o peynir kokan bakkalı, gayet düzenli, profesyonel bir işletmeye dönüşmüştü… Bakkal defteri gitmiş, yerine mysql veritabanı gelmişti…

7 sene sonra…

İstanbul’da firmalara kurumsal yazılım çözümleri (ERP) sunan bir yazılım şirketinin satış ofisinin telefonu çaldı. Telefonu satış uzmanı İnci hanım açtı. 15 dakika konuştuktan sonra telefonu kapattı ve müdürüne giderek, bugün Sarıyer’de bir Market zincirine demo yapacağını söyledi. Müdürüne diğer detayları anlatan İnci hanım, gerekli bilgileri paylaştıktan ve fikir alışverişi yaptıktan sonra hemen yola koyuldu…

Acaba bu Sarıyer’deki market zinciri??….

Evet aynen düşündüğünüz gibi…Ahmet Amca’nın o peynir kokan bakkalından başkası değil.

Not: Hikayedeki kullanılan isimler gizlilik gerekçesiyle değiştirilmiştir.

Yazar: Harun DOYURAN